...

PANDEMİYLE YENİ DÜNYA

Yazı: Arzu Taşkın

Koronavirüs hayatlarımıza geldiği günden itibaren, sonu gelmeyen bir filmin içinde gibiyiz ya da gerçek olmayacak kadar sıra dışı bir rüyadan uyanamıyoruz. Dünyanın her yerinde korkularımız ve sebeplerimiz eşitlendi. Yüzümüzde maskelerin izleriyle ne zaman normale döneceğimizi merak ederek güne başlıyoruz. Oysa hiçbir şey eskisi gibi olmayacak, bunu bilsek de hazır mıyız? Virüs bu haliyle hayatımızdan çıksa bile, değişen alışkanlıklarımız yeni bir dünya yaratmaya başladı. Evlere kapandığımızda kendimizi yeniden keşfetmeye giden süreçte, ilk değişen tüketim tercihlerimiz ve sağlığımıza gösterdiğimiz özen oldu. Vitaminler, ev yapımı doğal tarifler, paketlenmiş ürünlere veda, evde spor…

Kendimizi keşfetme süreci devam ederken gelecek hedeflerimiz de zorunluluklar yerine “ben ne istiyorum?” sorusunun cevabına yönelmeye başladı. Hayatın ne kadar kısa ve plan, programa aldırmayan, sürprizlerle dolu olduğunu fark ettik. Bu nedenle içimizde bir yerlerde gizlenen sanatçı ortaya çıktı ve resim yapmaya başladık. Meğer ne güzel yemekler, ekmekler yapabilirmişiz, şaşırdık. İzole yaşamlarımızda kendimizden sıkılmamak ve eskisinden daha sık vakit geçirdiğimiz aile üyelerimizle ilişkilerimizi daha hoş görülü hale getirmek için çaba gösterdik. Belki kimilerimiz için tek başına geçen “evde kal” süreci, bunu kalıcı bir duruma dönüştürme isteği doğurdu. Yalnızlığı, sakinliği, durup yavaşlamayı sevdik.

Ofisi taşıdığımız odalarımızda yeni bir disiplin oluşturduk. Kendimizden sıkılmamak için hayal ettiğimiz ne varsa eskiden ertelediğimiz, hayata geçirdik. Belirsizliğe kalkan olan direncimizi, her gün aynı konu etrafında dönen sohbetlerimizde koruduk.

Değişen eğitim sisteminde öğrencilerin hayalleri beklemede kaldı. Hayatlarımız pandemiye alışırken, yazının başında bahsettiğimiz eşitlenen korkularımız ve sebeplerimizle savaşan imkanlarımız eşit değildi. Çünkü bu süreçte beklenmedik şekilde etkilenen ekonomik koşullardan, işsiz kalanların izole hayatı daha zordu. Yetmeyen bütçeyle sağlıklı yaşamak ve bu sürede sosyal medyada paylaşılan gururlu sofralara tahammül etmek ne mümkün. Birer birer kapanan dükkanların sahipleri, işten çıkarılanlar, günlük yevmiye ile çalışanlar, bir kenarda birikmiş parası olmayanlar, borcu borçla kapatırken yarınından endişeli.

Evde kalınca, kenarda köşede okuyalım diye bekleyen ihmal ettiğimiz kitaplarımıza sarıldık yeniden. Diziler, filmler, belgeseller… Sanatın her rengini doyana kadar tükettik. Sanat iyileştirir. Peki ya sanatçılar? Onların üretimi, izole hayattan olumlu etkilendi ama esas konu, bizim onlara olan ihtiyacımız, özlemimiz büyüdükçe belirsizlik yine karşımıza dikildi. Yazan, çizen, tasarlayan sanatçıların eserlerine ulaşımda sorun yok ancak gösteri dünyası zor durumda. Tiyatrolar, sinema sektörü, dizi setleri, kısıtlamalar nedeniyle farklı bir çözüm arayışına girdiler. Devlet tiyatroları seyirci sayısını ve sahnelenen oyun günlerini azaltırken, özel tiyatrolar salonun üçte birini doldurmak zorunluluğu karşısında, kira giderlerini ödeyemeyecek duruma geldi.

Daha önce tecrübe etmediğimiz bir durumu yaşıyoruz. Her geçen gün eksildikçe, artan ölümleri ekranda bir sayı olarak görmeyi kanıksadık. Oysa biz bulaşıcı hastalık yerine, kabus gibi çöken deprem ihtimallerinden, iklim değişikliğinin etkilerinden korkuyorduk. Daha ne kadar ısınacak dünya derken, bambaşka bir senaryonun içinde kaldık. Küresel haldeki bu sorunun çözümünde, şimdi ülkelerin bir an önce dayanışmasını dilerken, aşı bulunsa da, bize de gelse diye umut ediyoruz.
Özgürlüğün kıymetini anladığımız karantina günlerinde, pencereden bakmanın keyfini kaygılarımızla değiştirmeyi öğrendik. Sağlık çalışanlarının yaşadığı zorluğu, on dakikada bunaldığımız maskelerin mecburiyetinde fark ettik. Pandemi bize, bizden bağımsız olabilecek her şeyin kontrolünün doğada olduğunu hatırlattı yeniden, bir daha unutmayalım diye.

 

Paylaş:
Facebook
Twitter
Email
WhatsApp
Arzu Taşkın

Arzu Taşkın

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Kategori
Newsletter
BÜLTEN

Güncel kalmak için bültenimize abone olun.

Social Media

En Çok Okunan